Amsterdam Gezilecek Yerler (Ne Yenir, Nerede Kalınır, Ulaşım..)

Aralık 06, 2019

Amsterdam Gezilecek Yerler

Amsterdam gezi rehberi


Amsterdam Centraal Tren İstasyonu

Burası Amsterdam'ın uluslararası tren istasyonu. 1889 yılında açılmış. Dış cephesi çok görkemli ve iki kulesi var. Sağ taraf saati, sol taraf ise rüzgar yönünü gösteriyor. Ortadaki ise kraliyet arması. Dışarıdan baktığınızda tren istastonu olmak için bu ne ihtişam diyorsunuz ama girdiğinizde bu fikriniz değişecek. İçerisi dışarısı kadar görkemli değil.

İçeri girer girmez sol tarafta “Yeteneğini Paylaş” yazan bir piyano göreceksiniz. Bu piyanoyu isteyen herkes çalıyor. Ben her geçtiğimde birileri çalıyordu şansıma . :) gerçi boş olsaydı da oturup çalacak değildim bende ne yazıkki öyle yetenek yok.

Amsterdam Tren İstasyonu, Amsterdam Centraal


Kısaca Amsterdam Centraal tren istasyonunun tarihi ve yapısından da bahsetmek istiyorum. Amsterdam sular üzerinde bir şehir olduğu için istasyon 8900den fazla kazığın üstüne oturtularak anca inşaa edilebilmiş. Hatta tren istasyonu şehirle nehirin bağlantısını kestiği için ticaret ile uğraşan Amsterdamlılar çok şikayetçi olmuş. Neyseki tüm zorluklara rağmen inşaa bitmiş ve şuan Avrupanın en çok kullanılan tren istasuonlarından biri.

Tren istasyonundan çıktıktan sonra benim ilk dikkatimi çeken çok katlı  bisiklet otoparkı olmuştu.Amsterdam’a gittiğimde bisikletlilere ve bisiklet yollarına dikkat et şehrin sahibi onlar gibi davranıyorlar uyarılarını çok almıştım :) uyaranlar haksız sayılmazmış. Zaten Amsterdam’da 16 milyon insan ve 20 milyon bisiklet varmış. :)

Aziz Nikola Kilisesi

Saint Nicholas Bazilikası



Amsterdam sular şehri demiştik, tarihinden beri yaşayanlar yoğunlukla denizcilikle ticaret ile uğraşıyor. Bu yüzden deniz ile ilgili olan her konuda hassaslar. Amsterdam tren istasyonu nehirle şehrin bağlantısını kesiyor diye boşuna kargaşa çıkarmadılar :) Aziz Nikola denizlerin koruyucu olduğu için Aziz Nikola Kilisesi Amsterdam halkı için daha bir özel. Bu ihtişamlı kiliseyi denizlerin koruyucuna adamışlar.

1884- 1887 yılları arasında neo-barok ve neo-rönesans tarzda inşaa edilmiş. Dışardan baktığınızda biraz ürkütücü duruyor. 4 sütun var ortadaki sütunda Hz. İsa betimlenmiş. İçeride ise sağdaki ve soldaki duvarlarda Hz. İsa’nın çarmığa giden yolculuğu betimlenmiş.

Katolik kilisesi olduğu için koridorlarda günah çıkarma odaları var.

Ağlama Kulesi


Ağlama Kulesi


Ağlama kulesi denmesinin sebebi kocaları denizci olan kadınlar, kocalarını ağlayarak buradan uğurlarmış. Bu sebeple Ağlama Kulesi denmiş. Zaten binanın sağında “Prins Hendrik” yazan yerin üzerinde rölyef var. Rölyefde ağlayan kadını göreceksiniz.

Ağlama Kulesi


Bu kule aslında ortaçağdan günümüze kadar kalan şehir duvarlarından biri. Şehir genişletilirken bu duvarlar hep kırılmış. Sadece bazıları güvenlik amaçlı kuleler kurularak saklanmış. Bu kulede 1484’den kalma.
Kulenin sağındaki sokaktan dümdüz yürürseniz solunuzda kanal kalır, sizde yeni pazara doğru gitmiş olursunuz.

Amsterdam Evleri


Amsterdam evlerine şöyle bir karşıdan bakın. Enlerinin ne kadar dar olduğunu fark edeceksiniz. Bunun sebebi zamanında vergiler evlerin enlerine göre alınıyormuş. Evlerin çoğu 16. 17. 18. yy’dan kalma ve yine evlerin çoğu birbirine yaslı zaten bu sebeple evlere “dans eden evler” diyorlarmış.

amsterdam evleri


Karşıdan bakarken birde evlerin çatılarında kancalar olduğunu fark edeceksiniz. Bunun sebebi ise evler çok dar olduğu için eşya taşımak imkansız. Bu kancalarla eşyalar üst katlara taşınıyormuş. Eşyaları taşırkende ön cepheye zarar vermemek içinde evler öne doğru biraz eğik.

amsterdam evleri


Birde dikkatinizi çekecek olan siyah ve siyaha yakın evler var. Bu evlerde mimlenmiş evler. 2. Dünya savaşı sırasında bu evlerde yaşayanlar alman askerlerine yardım ettiği söyleniyor.

Yüzen evlerde var ki bunlar benim en dikkatimi çekenler 3. Gidişim daha yaz, bahar aylarına denk gelirse bu evlerden kiralayıp kalıcam diyorum hep 🙈 Nasıl kiralanır derseniz Airbnb’de kiralayabileceğiniz yüzen evlerden var.

De Waag - Nee Markt - Yeni Pazar


Burası Ortaçağ Amsterdam’ının doğudaki kapısı. 1488 yılında yapılmış. Kuleleri ve mimarisi ile hoş bir bina. Kulelerinin bir tanesinde Hipokratın büstü var. Hoş bir bina dedim ama geçmişi pekte hoş değil. 16. yy’da halka açık idamlar burada gerçekleşirmiş mahkumlar kulelerde beklermiş ölümü. Hatta tam karşısındaki sokağın adı “Bloedstraat”. Türkçesi “ Kan Sokak” diyebiliriz. Çok fazla idam olduğu ve kanlar akıp gittiği için bu adı vermişler. Ne iç açıcı bir sokak değil mi :)

De Waag, Weigh Hause


İdam geçmişinden sonra bu bina 1617’de tartı istasyonu olarak kullanılmaya başlanmış. Burada köylüler ürünlerini tarttırır sonra vergilerini öderlermiş.

Şuanda iste bir restaurant ve tam önünde açık hava pazarı var.

Eğer Bloedstraat sokağından ( sokağın girişinde sağda ‘green hause’ kafe olan sokak. ) kafe sağında kalacak şekilde sokağın sonuna doğru yürürseniz Kırmızı Fener Mahallesine gitmiş olursunuz. Diğer bir adıyla Red Light :)

Kırmızı Fener Mahallesi ( Red Light District)


Bu mahallede fotograf ve video çekmek yasak. Hatta Bir bayan turist çaktırmadan çekmeye çalışıyordu önümde bunu farkeden mini odacıklarda olan kadınlardan biri panter gibi kadının üstüne fırladı. Yerinde olmak istemezdim. :) o odacıklar günün her saati dolu ve çok normal birşeymiş gibi millet bebek arabalarıyla çocuklarıyla dolaşıyor etrafta. Bize garip geliyor tabi. Günün her saati dolu dedim ama saat ilerledikçe çok güzel hanım ablalar geliyor :D Gündüz saatlerinde ise teyzeler var. :D istesenizde istemesenizde Amsterdam merkezinde kalacaksanız devamlı burdan geçeceksiniz. Oraya gidip hiç geçmemek mümkün değil bence :))

Oude Kerk ( Eski Kilise)


Bu kilise Amsterdam’ın en eski cemaat kilisesi. Binanın yapımına 13. yy’da başlanmış ama son halini alması 300 yıl sürmüş. Şehirdeki gothik mimari örneklerinden. Zamanla yoksulların sığındığı, tüccarların buluştuğu bir kilise olmuş.

Oude Kerd, eski kilise,


Çevresinde ilgi çekici evler var. Konum olarak kilisenin kapısından çıkıp sola döner, kanal boyunca yürürseniz, kanal sağınızda Aziz Nikola önünüzde kalır. Yani şuana kadar saydığım her yer birbirine yakın ve yürüme mesafesi. Hatta ben bu listede verdiğim her yere yürüyerek gittim. Amsterdam kanalları arasınfa dolaşmak zaten okadar keyifli iken toplu taşıma kullanmak istemedim.

Ons’ Lieve Heer op Solder Müzesi


38 numaralı bu bina bir gizli kilise. Anlamı çatıdaki kilise imiş. Neden gizli bir kiliseye ihtiyaç duymuşkar derseniz 1578 yılında Hollanda’da katoliklerin ibadeti yasaklanmış. Sonrasında şehirde bir çok yerde gizli kiliseler açılmış. Buda o dönemden günümüze kalan gizli kiliselerden biri.

Amsterdam, Gizli kilise

Eski Borsa Binası


Altında Grand Cafe olan bina. Binanın içine girerseniz insanların ademden günümüze borsacıları gösteren süslemeler var. Merak ederseniz. Binanın olduğu meydanın köşesinde boğa heykeli var. Sebebi boğa ve ayı borsacıların simgesiymiş.

Ayrıca bu caddenin üzerinde Primarkt var. Uygun fiyatlı bir mağaza burası aradığınız çoğu şeyi bulabilirsiniz. Girin bence :)

Kraliyet Sarayı


1648 yılında yapılmaya başlanmış. Yine temelinde kazıklar çakılarak inşa edilmiş. Temelinde 13600 kazık varmıs. Amsterdamlılar balçık yumuşak kum olan zeminlerinde bina inşaa etmeyi bu kazıklar sayesinde başarmışlar. 



1808 yılında Napolyon’un kardeşi burayı saray olarak kullanmak için tekrar tasarlamış. Uzun dönem kraliyet aileleri bu sarayda yaşamış. Şuan ise kraliyet ailesi burada yaşamıyor.

Hemen sağında NeweKerk ( Yeni Kilise ) var. Adının yeni olduğuna bakmayın, aslında şehrin en eski kiliselerinden biri 14. yy’dan kalma. OudeKerk ( Eski Kilise ) ‘nin cemaati çoğalında bu kiliseyi inşaa etmişler. Eski kiliseden ayırmak içinde buna Yeni Kilise NewKerk demişler. Şuan sergi salonu olarak kullanılıyor.

Dam Meydanı

Dam meydanı, dam square, damrak



Madame Tussauds


Bal mumundan heykellerin olduğu bir yer burası. Bir örneği İstanbul’da da var. Meraklısı gidebilir de ben gitmedim :)

madame tussauds

Amsterdam Müzesi


Bu bina aslında rahibe manastırıymış. 1580 yılında yetimhaneye dönüştürülmüş. 1975 yılında da müze olmuş. :)

Zuiderkerk ( Güney Kilisesi )


17. yy’dan kalma protastan kilisesi. Şuan zaten kilise değil, sergiler oluyor burada. 

Kiliseyi arkanıza alır, avludan yürür, beyaz kapıdan dışarı çıkarsanız, arkanızda De Waag olacak. Düm düz giderseniz 2 dakika sonra da Rembrandt Evi olacak. 

Rembrandt Evi


Resme ilgisi olanların görmesini tavsiye ederim. Kendisinin tabloları, yaşam öyküsü ilgimi çekmiştir hep. 1639 - 1670 yılları arasında burada yaşamış. Stüdyosuda burada. Öğrencilerinide burada yetiştirmiş. Buradaki meydanın adı da Rembrandt. Meydanda Rembrandt’ın heykeli var. Ünlü eserlerinden biri olan gece devriyesi eserinin de 3 boyutlu hali var. Ayrıca bu meydanda çok sayıda barda var geceleri daha hareketli.

Waterloo Meydanı


Geldik bir şehirde en sevdiğim bölümlere.. çarşılar, pazarlar, büyük marketler :)) burası da şehrin en eski bit pazarı. Pazar günü hariç her gün 9 - 5 arası açık.

Çiçek Pazarı


Amsterdam Flower MArket


Gitmeden dönmeyin gerçekten. Özellikle benim gibi pazar seven biriyseniz. Gitmişken hediyelik eşyalarınızıda buradan alırsınız. En uygun hediyelikler buradaydı magnetler falan.. Ben evime yapay lalelerde almıştım. Türkiye’de olanlardan biraz daha pahalı ama çok çok daha kaliteli gerçek gibi duruyorlar gerçekten. Gittiğinizde anlarsınız zaten. İlk gidişimde acaba lale soğanı alsammı diye düşünüp cimrilik yapmış almamıştım. Ay eksemde büyümez falan diye sonra bunu hikayelerde paylaştım. Almadım ama aklım kaldı gibi.. Allahım o kadar çok kişi almış ki hemde ekmişler çokta güzel büyümüş. Sadece oradaki soğanların kalitesine dikkat etmek gerekiyormuş. Bu gidişimde Sezere hemen aldırdım. Ama henüz ekmedim :)) bakalım bende sonuç nasıl olacak.

flower market


Son olarak pazarın sonunda Henri Willing var. Burası bir peynirci. Peynir alışverişinizi buradan yapabilirsiniz. Yada benim gibi gider tadım yaparsınız sonra marketten daha ucuza alırsınız 😀 cimriliğimi döktüm ortalığa galiba :))

Gezebileceğiniz diğer yerleri de aşağıda sıralıyorum. Benim Van Gogh’a vaktim kalmamıştı daha doğrusu biraz kafelerde keyif yapmayı tercih ettik bir dahaki gidişimde ilk işim o olacak.

Müzeler Meydanı

Rijk Müzesi  (Rijksmuseum Amsterdam)

Rijksmuseum Amsterdam

Van Gogh Müzesi


Van Gogh Museum

Leidseplein

Vondelpark

Özellikle bahar aylarında gittiyseniz mutlaka vakit geçirin derim.

Anne Frank Evi

De Gooyer Yel Değirmeni


Alışveriş Sevenlere De Bijenkorf ve Magna Plaza


Magna Plaza


de bijenkorf

Benzer Yazılar

1 yorum

En kısa sürede dönüş yapacağım.

Teşekkürler :)

About Me

Bumerang - Yazarkafe